top of page
  • Yazarın fotoğrafıSpil'in Çocukları

Darkale'ye Dair

Net Soma Gazetesi'nde yayınlanan yazımız: Darkale'ye Dair

Soma’mızın kadim zamanlarına dair anlatacaklarımız olacak sizlere gazetemiz aracılığıyla. Dün yaşananların bugünü var ettiğini, günümüzün dünden biriktiğini unutmadan. Yaşadığımız sokakların, binaların, kentte yaşamış insanların hikayelerini paylaşacağız sizlerle mümkün olduğunca. Bugünü daha iyi anlamak, kentimize ve insanımıza olan saygıyı büyütmek adına… Birçok yaşanmışlığın tanığı olan Çınar’ın hikayesi ile başladık, Darkale ile devam edeceğiz, biraz bizim biraz da Avni Altıner’in kaleminden. Bir çatının diğerine bahçe olduğu yan yana sıralanmış evlerden oluşan eşsiz mimarisi ile Darkale; Akrepol, Temenni ve Karşıyaka isimli üç tepenin arasına konumlanmıştır. Bu konumu sebebiyle evvelce Tiri Kale, Trakhalle gibi isimlerle anılmış. Bizans döneminde Trakhaula, Selçukluların bölgede hakim olduğu dönemde de Darkale diye bilinmiştir.1336 yılında bölgenin Osmanlı hakimiyetine girmesi ile Tarhala ismini alan bölge 1860 lı yıllara kadar bir kaza merkezi olarak varlığını sürdürmüştür. Kentimizin ilk kaza merkezi olan Darkale’nin Türklerin eline geçişi ile ilgili halk arasında anlatılagelen bir hikaye mevcuttur.Bir dönem Soma’da yaşamış 1930'lu yıllarda Darkale’de öğretmenlik yapmış olan Avni Altıner, halk arasında anlatılan bu hikayeyi Manisa Halkevi yayın organı olan Gediz Dergisi’nin 1 Ağustos 1937 tarihli ve 4 numaralı sayısında şu satırlarla aktarmıştır:

‘’Horasan ilinde yıl yıldan kötü gitmiş, bet bereket kalmamıştır. Buradan göç etmeye karar veren Kaleli Hoca, asasını yere atmış ve gösterdiği istikamette bir de remil atmıştır. Orada Darkale’yi yeşil ağaçlar arasında görünce de göç hazırlıklarını bitirip sevenleriyle yola çıkmıştır. Günlerce, aylarca yürüyen kafile kıtlık Horasan yerine yeşil ovaları, Anadolu’nun eşsiz yaylalarını gıpta ile seyretmişler ve sanki onları davet eden çağlayanlar arasında bir türlü Darkale’yi bulamamışlardır. Yürümeye devam etmişler ve bir bahar sabahı Soma Ovası’na ulaştıklarında Kalelioğlu üç dağı tanımış fakat yolların kapalı ve kalenin de kalabalık bir kuvvetle muhafaza edildiğini görmüşlerdir. Kaleden çıkan ilk insanın yakalanmasını buyurmasının ardından ertesi gün bir tutsaktan Bergamus kralının maiyetiyle damadı Tarhala Kralının da tebdili hava için misafir bulunduğunu öğrenince başsız bulunan Bergama kalesini kuşatmıştır. 500 atlısını az gören Kalelioğlu civardaki Türk beylerinden birkaçını da ikna edip ve bir kısım atlılarla yanına Gündüz Bey’i, İsa Bey’i ve Kahraman Bey’i de alarak Soma’ya dönmüştür. Gece olunca birkaç yüz keçinin boynuzuna meşaleler bağlanarak önden salınmış ve kaledekilerine yüzlerce Türk’ün ellerinde fenerlerle dağlara tırmandığı havası yaratılmıştır. Bu durum sayesinde de Bergama kralı kaleyi Emi Ali kapısından boşaltarak Türklere teslim etmiştir. Tarhala’nın fethinin ardından yanındakilerin çoğunu Bergama’ya yerleştirmekle beraber Kalelioğlu; Gündüz, İsa ve Kahraman Beyler ile birlikte Tarhala’ya yerleşmiştir.’’ Hikayenin gerçekliğini pekiştirmek gayesi ile köyde halen İsabey Oğulları, Gündüzler sülalesi, Kalelioğulları diye birkaç yüz yıllık mezar taşlarının bulunduğunu aktaran Altıner, bu ailelerden halen hayatta olanların da bu lakapları muhafaza ederek, atalarının buranın fatihi olduklarına dair söz konusu hikayeyi anlatıp iftihar ettiklerini aktarmaktadır. Hikaye oldukça ilginç olmakla birlikte kartal yuvası gibi bir tepenin eteğine yaslanmış ve tamamı ancak bu tepenin üzerinden görülebilen konumu, Tarhala’nın ancak böylesine ilginç bir yöntemle fetih olunabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Zira çok sonraları, I. Dünya Savaşı’nın devam ettiği günlerde köyü soymaya gelen bir eşkıya reisi de yanındakilere: ’’Girilecek çıkılacak yeri olmayan bu merdiven köyünün sokaklarını ben görmüyorum. Burası öyle bir kapan ki kısmağa gelmez. Karşıdan seyrettiğimiz yeter. Burada işim yok. Parası onların can bizim olsun. Haydi arkadaşlar başka diyara…’’ demiş ve oradan ayrılmıştır. Eşkiya reisinin, köyün fiziki yapısından kaynaklanan sözleri de Tarhala’nın fethine dair hikayeyi doğrular nitelikte olmakla birlikte, bölgenin tam olarak ne zaman Türklerin eline geçtiği ile ilgili kesin bilgiler mevcut değildir.

Samet ARICIOĞLU Facebook: sametaricioglu45


Yazı Samet Arıcıoğlu'nun 13 Nisan 2017 tarihli Net Soma Gazetesi'nde yayınlanan yazımız: Darkale'ye Dair yazısından alınmıştır.

Comments


bottom of page